28 Kasım 2012 Çarşamba

"Çamaşır Kurutma Derdine Son"


Her yıl sonbaharın gelmesiyle başlayan "çamaşır kurutma derdi" yok artık bizim evde.Çünkü yukardaki resimde gördüğünüz hamarat yardımcım çoktan yerini aldı ve işbaşı yaptı...
Kaç yıldır istiyordum ama etraftan olumlu yorum alamadığım için cesaret edemiyordum.Geçen yıl çamaşır çilesi canıma yetti.Malum, bizler saray konsepti köşklerde villalarda yaşamıyoruz.Nohut oda, bakla sofa evlerimizde ancak kendimize kadar yer olduğu için kış aylarında balkonda kuruyamayan çamaşırları kurutacak yer bulamıyoruz evde.Salonun baş köşesinde çamaşır kurutmalığı olmak zorunda kalıyor çoğu kez ve tabii ki bu durum çok sinir bozucu oluyor.
Kurban bayramının ertesi günü karar verdim ve aldık.O günden beri de başımın tacı oldu.Herkese tavsiye ediyorum.Siz de benim yaşadığım sıkıntıları çekiyorsanız, şu anda çok da güzel kampanyalar varken hiç düşünmeden alın.
Makine geldiğinde "Bundan sonra da, bir de ütülese diyeceğim herhalde" dedim.İnanın ütü yapmasa da ütü derdimi hafifletti.Çünkü iç çamaşırları,havlular,çarşaflar,pijama ve eşofmanlar o kadar kırışıksız çıkıyor ki sıcakken güzelce katlayıp kaldırıyorum ve ütülemeye ihtiyaç kalmıyor.
Ne diyeyim "Darısı isteyenlerin başına..."

Çiçekli Kekpops

Cumartesi akşamı sevgili yeğenim ve çok sevdiğim eşinin davetlisiydik.Sevgili Şeyma şahane bir masa hazırlamıştı.(Malesef fotoğraf çekemedim) Herşey çok lezzetliydi.
Tabii giderken birşey götürmek istedim.Aslında görgü kuralları gereği yemek davetine giderken yiyecek götürmemek gerekir (Karşılıklı samimiyet gereği görev dağılımı yapıldığı durumlar haricinde). Bu çok mantıklı bir kural çünkü misafir çağıran kişi konuklarını en iyi şekilde ağırlamak için emek veriyor.Her çeşit hazırlığını da yapıyor.Siz tutup yiyecek götürdüğünüzde ev sahibinin hazırlığını gölgeleyebilirsiniz;veya şu anlama da gelebilir "ben senden daha güzelini yaparım,senin yaptıklarını beğenmezsem kendi pişirdiğimi yerim..." Bu emeğe saygısızlıktır bence.
Kekpopslar  "saksıda çiçek" formunda olduğundan ve daha önce aramızda kekpops bahsi geçtiğinden üstelik yemeği gölgeleyecek bir unsur olmadığını düşündüğümden bu hediyeyi götürmekte bir sakınca görmedim. 
Çok güzel bir gece geçirdik lezzetli yemek ve tatlılar dışında "tabu"oyununda çocuklarla birlikte çocuklar gibi eğlendik. Sayelerinde geçirdiğimiz harika gece için  Sevgili Şeyma ve Ergin'e çok teşekkür ediyorum. 
 Kekpopları keki ufaladıktan sonra içine kırık fındık ve çikolatalı ganaj katarak şekillendirdim.çubuklarını takıp benmaride erittiğim çikolataya buladım.Turuncu olanları ise gıda boyasıyla renklendirdiğim fondan ile kapladım.




10 Kasım 2012 Cumartesi

Olmasaydın, olmazdık... M.Kemal Atatürk |1881-1938|



 MUSTAFA KEMAL
Dağ başını efkâr almış,
gümüş dere durmaz ağlar,
gözyaşından kana kesmiş gözlerim,
ben ağlarım, çayır ağlar, çimen ağlar,
ağlar, ağlar, cihan ağlar.
Mızıkalar iniler, ırlam ırlam dövülür,
altmış üç ilimiz, altmış üç yetim,
yıllar gelir geçer, kuşlar gelir geçer,
her geçen seni bizden parça parça götürür,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.

Diz dövdüm,
gözlerim şavkı aktı Sakarya'nın suyuna,
Sakarya'nın suları nâmın söyleşir.
Hemşehrim Sakarya, öksüz Sakarya.
Ankara'dan uçan kuşlar,
Kemal'im der günler günü çağrışır,
kahrolur bulutlara karışır,
gök bulut, yaşmak bulut,
uca dağlar, dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.

Nasıl böyle varıp geldin, hoşgeldin,
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin,
şol yüzünde güneş südü sıcaklık,
ellerinden öperim, Mustafa Kemal.
Senin dalın, yaprağın, biz, senin fidanların,
biz bunları yapmadık,
sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal.
Elsiz, ayaksız bir yeşil yılan,
yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal.
Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler,
çün buyurdun kesenleri astılar,
sen uyudun asılanlar dirildi,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.

Karalar kuşanmış, Karadeniz akmam diyor,
dokunmayın, ağlamaktan bıkmam diyor,
bu gece kıyamet gecesi, bu vapur Bandırma vapuru,
yattığı yer nur olsun Mustafa Kemal,
ben ölümden korkmam diyor,
korkmam diyen dilleri toz oldu, toprak oldu,
değirmen döndü dolandı, yıllar oldu,
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir,
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını,
günahı vebali öğretenin boynuna,
erdirip oldurana ana avrat sövmesini,
yüreğim kırıldı kanım kurudu,
var git Karadeniz var git başımdan,
mızıka çalındı düğün mü sandın,
bir yol koyup gideni gelir mi sandın,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.

Ankara'nın taşına bak,
tut ki baktım, uzar gider efkârım,
çayır ağlar, çimen ağlar, ben ağlarım,
gözlerimin yaşına bak,
Ankara Kalesi'nde, Rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır,
yaşın yaşın mezarını aranır,
şu dünyanın işine bak,
Mustafa'm, Mustafa  Kemal'im...
                           
~ Attila İLHAN ~

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...